{ "title": "K Vitamini Aşısı", "image": "https://www.asi.gen.tr/images/k-vitamini.jpg", "date": "19.01.2024 07:44:41", "author": "ismail veske", "article": [ { "article": "
K Vitamini Aşısı; Doğum hemen sonra yapılan Hepatit B aşısının haricinde, günümüzde artık sürekli bir şekilde yapılan K vitamini aşısı birçok ailenin dikkatinden kaçıyor ve hatta ne Hepatit B aşısının vurulduğundan ne de bu diğer iğnenin yapıldığından haberi bile olmayan anne ve babalar bulunmaktadır. K vitamini kanı koyulaşturmak ve hemorajın önüne geçmek için yapılıyor, ancak dikkatten kaçan pek çok nokta bulunmaktadır bu uygulamada. Hemen her bebeğin doğumun ardından sonraki ilk 7 gün içerisinde kanı oldukça incedir. 8. Günde ancak kan koyu olması normale haline döner. Fakat bu maalesef tıp dünyasına bütün bebeklerde doğuştan K vitamini eksikliği bulunduğu biçiminde düşünülmektedir. Acaba doğum sırasında bebeğin kanının ince bulunmasının altında ne gibi bir sebep yatar ve doğa bunu niye öngörmüş, bu ne işe yarar diye düşünülmez.

Doğumun hemen ardından bebeklere yapılan bu cins acı verici olan işlemlerin bebeklerin duyusal olan sistemlerinde ve bunu müteakip psikolojilerinde meydana getirdiği travma göz önüne alınmaz. Bebeklere yaşatılan bu tip fiziksel acı bulunduran travmaların kısa ve uzun zamanlarda meydana getirdiği olumsuz olan yönleri incelemiş önemli araştırma ve makaleler bulunmaktadır. Fakat doktorlar bu durumlardan ne kadar haberi olduğu bilinmemektedir.

Yapılan iğnedeki K vitamini miktarı yeni doğan bebeğin kanında bulunan miktarın 20,000 katı kadardır. Bu dozu yetişkin olan kişilerin kanındaki düzeye göre ayarlıyorlar. Yani yeni doğan bebeklerin kanında bulunan K-vit miktarı yetişkin olan kişilerin düzeyinde değil diye bunu anormal bir durum olarak kabul ediyorlar. Sürekli bir şekilde bahsedilen durum ise yeni doğan ve bebekler, yetişkinlerin küçük birer kopyası değildir. 1985 senesinden bu yana tıp dünyası oral K vitamini'nin bebekte bulunan K-vit miktarını 300 ile 4,000 kat yükselttiğini, iğne biçiminde kinin ise bebeğin kanını bir yetişkin olan insan kanından 9,000 kat daha çok koyulaştırdığını biliyor.

İğnelerde kullanılan birtakım koruyucular, bebeğe zarar vereceği tıbbi bir şekilde kabul görmüş toksinlerden meydana geliyor. Fenol, benzil alkol, asetik asit, hidroklorik asit, lesitin, hintyağı gibi. Bu cins büyük dozda olan K vitamini ayrıca yeni doğan sarılığı'na sebep olan olaylardan birisidir. Bir yeri düzeltelim derken bir başka yeri bozmak modern tıbbın sahip olduğu çıkmazıdır. Anne sütü verilmeden önce gelen kolostrum da K vitamini yer alıyor. Bebeklerin doğar doğmaz meme almasının önemini vurgulamaları gerek kadın doğumcu gerekse ebeler acısından oldukça önemlidir.

Normalde K vitaminini tükettiğimiz gıdalardan elde edilir. Sindirim sisteminde emilimi meydana gelir. Fakat iğne kas arasına vuruluyor ki bu da vücudun almaya alışık bulunmadığı bir yol vitamini. Bu noktada, K vitamini gerektiren olaylarda anne ve babaların oral vitamin'i tercih etmeleri çok daha yerinde olacaktır. Enjeksiyon ayrıca hastane gibi tehlikeli mikroplar bakımından oldukça zengin olan bir yerde enfeksiyon olasılığını da yeni doğan bebekler için beraberinde getirir.

Yeni doğan bebeklerde hemoraj olasılığını yükselten sebepler ise Prematüre şeklinde olan doğum. Düşük doğum olma olasılığı. Doğum sırasında forseps ya da vakum kullanımı. Annenin gebelik sırasında antibiyotik, antikoagülan, antikonvülsan ve diğer bazı ilaçları kullanımı. Karaciğerde oluşan rahatsızlık. Özellikle doğumun itme safhasında bebeğin hızlı bir şekilde dışarı çıkması ya da bu zamanın aşırı bir şekilde uzun sürmesi. Sezarye ile yapılan doğum.

Doğum sırasında epidural anestezi, damardan yapılan narkotikler, internal fetal monitoring adı verilen bebeğin başına elektrod takılarak takip, suni sancı ya da forseps vakum gibi yollar yapılmadığı ve göbek kordonu erken klemplenmediği sürece bebekte hemoraj durumu oldukça düşüktür. Yeni doğan bebeklerde kanın ince olma nedeni ise doğanın yeni doğan için öngördüğü ilk kök hücre transfüzyonu kordon kanı ile meydana gelmektedir.
" } ] }